01.08.2025
Cumhuriyet Halk Partisi Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Yüksek Askerî Şura (YAŞ) 2025 toplantısı öncesi önemli uyarı ve değerlendirmelerde bulundu.
Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) geleceğine yön verecek terfi ve emeklilik kararlarının, her yıl olduğu gibi bu yıl da liyakat ve ehliyet esasına göre alınması gerektiğini söyledi.
Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Ülkemizin çevresi adeta bir yangın yeri. Kuzeyimizde bir savaş sürerken, güneyimizde belirsizlik devam ediyor. Böyle bir ortamda dünden daha güçlü, daha nitelikli ve yetişmiş bir TSK’ya duyulan ihtiyaç hiç olmadığı kadar elzemdir.
Hal böyleyken, TSK’ya duyulan güvenin ciddi şekilde erozyona uğradığını bir dönemden geçiyoruz. Geçmişte %85-90 oranıyla en güvenilir kurum olan TSK’nın, son kamuoyu araştırmalarında bu oranın %20’lere gerilediği ifade edilmektedir.
Bu düşüşün önemli nedenlerinden biri de YAŞ kararlarında ve diğer uygulamalarda siyasetin etkisinin artması ve liyakat ilkesinin göz ardı edilmesidir. TSK’yı siyasete çeken yapı, tarihsel ve toplumsal hafızamızla, geçmişte alınan acı derslerle çelişmektedir.
Geçtiğimiz senelerde Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığına atanan bir generalin FETÖ ile bağlantılı çıkmasından sonra, geçtiğimiz günlerde yine Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda hem de Personel Başkanlığında görevli bir generalin FETÖ şüphesi nedeniyle başka bir birlikte görevlendirildiği iddiası mevcuttur. Bu generalleri kimin terfi listesine koyduğu ve karar makamını yanılttığı ortaya çıkarılmak zorundadır.
Bu yılki YAŞ toplantısı, 30 Haziran 2025’te TBMM’ye sunulan ve 14 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 926 sayılı TSK Personel Kanunu değişikliklerinin ilk kez uygulanacağı bir toplantı olacak. CHP olarak bu düzenlemelere yönelik eleştirilerini hukuk, askeri gereklilik, siyasetin TSK’ya müdahale etmemesi temelinde daha komisyon aşamasında, Meclis’te ve kamuoyuna açıkça ifade etmiştir.
Söz konusu değişikliklerin;
•General ve amiral terfileri,
•Kuvvet Komutanlarının Yaş haddinin yükseltilmesi,
•Görev süresi uzatımları,
•Kurmaylık eğitimi şartının esnetilmesi
gibi konularda kişiye özel ve siyasi saiklerle yapılmış düzenlemeler olduğu izlenimini doğurduğunu belirten Bağcıoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Bu değişikliklerin içeriği ve gerekçeleri ciddi soru işaretleri taşımaktadır. Özellikle bu YAŞ toplantısında, bu düzenlemelerin kimler için yapıldığı çok daha net görülecektir.
Yeni düzenlemeyle;
•Kuvvet komutanlarının yaş haddinin 65’ten 67’ye, Cumhurbaşkanı onayıyla 72’ye kadar çıkarılması,
•Hava Kuvvetleri’nde “pilot”, Deniz Kuvvetleri’nde “güverte/deniz sınıfı” olma şartının kaldırılması,
•Korgeneral/Koramiral terfilerinde harp enstitüsü mezunu olma şartının kaldırılması
gibi değişiklikler, kurumsal yapıyı zayıflatmakta, liyakat yerine kişiye özel düzenlemeler algısını güçlendirmektedir.
Bağcıoğlu açıklamasında TBMM’de yürütülen sürece ilişkin aşağıdaki hususları vurguladı:
Çok dikkat çekici şekilde; kanun teklifleri ihtisas komisyonu olan TBMM Milli Savunma Komisyonu yerine Plan ve Bütçe Komisyonunda görülmüştür. Yapılan bilgi talepleri görmezden gelinmiş, sorulara cevap verilememiş, kanun telifi adeta TBMM denetiminden kaçırılmıştır.
Yapılan düzenlemelerin gerekçesinde, FETÖ mensuplarının harp akademilerine girişleri engellemesi ve sonrasında yaşanan kurmay subay açığı gösterilmişti. Ancak Bağcıoğlu, bu gerekçeleri ikna edici bulmadıklarını şu sözlerle açıkladı:
“15 Temmuz’un üzerinden 9 yıl geçti. Hâlâ bu mazeretlerin arkasına sığınarak kanun değiştirmek inandırıcı değildir. Hükümet bir yandan ‘kurmay subay yok’ derken, öte yandan yüzlerce Atatürkçü subayı gerekçesiz şekilde resen emekli etmektedir. Bu çelişki, sorunun çözümüne değil, derinleşmesine neden olmaktadır.”
Bağcıoğlu, TSK içinde artan bir gelecek kaygısına ve buna bağlı olarak yaşanan istifalara da dikkat çekti:
“Disiplin hükümlerini kullanarak genç subaylar bilerek meslekten ihraç edilmeyi tercih etmekte, Yüksek Disiplin Kurulları bir tehdit aracına dönüşmektedir. Bu da ordu içinde bir travma yaratmaktadır. Her yıl YAŞ öncesi albaylar için bir kâbusa dönüşen resen emeklilik uygulaması, sistematik bir güven erozyonuna neden olmaktadır.”
Emekli subayların geçim sıkıntısı içinde olduğunu, görevdeki personelin bu tabloyu görerek meslekte gelecek görmediğini belirten Bağcıoğlu, askerlik mesleğini cazip kılacak tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi:
“Kurmaylık teşvik edilmeli, kurumsal sadakat güçlendirilmelidir. Kurmay eğitimi, stratejik komuta ve karar alma becerisi kazandırır. Bu eğitimi almamış kişilerin generalliğe yükseltilmesi, hem kurumsal kapasiteyi zayıflatır hem de kurmay – sınıf subayı ayrımını derinleştirir.”
“YAŞ Kararları Ülkenin Güvenliği Açısından Hayati Öneme Sahiptir”
Son Müessif Olaylar Liyakat İlkesinin Ne Denli Hayati Olduğunu Bir Kez Daha Göstermiştir
Yankı Bağcıoğlu, son dönemde yaşanan acı kayıpların, kurumlarımızda liyakat ve ehliyet ilkesinin işletilmemesinin ne kadar ağır sonuçlar doğurabileceğini bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek şunları söyledi:
“Metan gazı nedeniyle mağarada kaybettiğimiz askerlerimiz, İskenderun’da yaşanan ve hepimizi derinden sarsan gelişmeler, orman yangınlarında hayatını kaybeden orman emekçilerimiz… Bunların her biri, liyakatin ve kurumsal kapasitenin sadece bir ideal değil, doğrudan insan hayatını ilgilendiren bir zorunluluk olduğunu göstermektedir.
Liyakatin göz ardı edilmesi, yalnızca bireysel adaletsizlik yaratmakla kalmaz; aynı zamanda kurumların işleyişini zayıflatır, kamusal güveni sarsar ve telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olur. Bu yüzden, gözbebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’nde liyakat ilkesi en güçlü şekilde işletilmelidir.”
Son olarak, Bağcıoğlu, YAŞ kararlarının yalnızca bireysel terfilerden ibaret olmadığını, ülkenin savunma kapasitesini doğrudan etkileyen stratejik kararlar olduğunu vurgulayarak şu temennide bulundu:
“Yaşanan olumsuz gelişmelerin doğurduğu olumsuzluğa rağmen 2025 YAŞ kararlarının şimdiden ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Terfiler, liyakat ve ehliyet sahibi, milletin güvenini kazanmış subaylar arasından yapılmalıdır. Siyasi saiklerle alınacak kararların geçmişte olduğu gibi tekrar edilmemesini temenni ediyorum.”